C-1 Dıştan bir etki olmaksızın kendi kendine suda ölüp su yüzüne çıkan balıklar yenmez. Fakat suyun açılıp kurumasından, fazla sıcak veya soğuktan ölen veya kuşlar tarafından öldürülen, su içinde bağlı tutulmakla ve buz içinde sıkışmakla ölen balıklar yenir. İslam İlmihali (Ömer Nasuhi Bilmen)
C-2 Kur'an-ı kerim'de bir ayet-i kerime var. Meali şöyle: “Allah, hiçbir nefse gücünün yettiğinden fazlasını teklif etmez.” (Bakara Suresi, 2/286)
Alimlerimiz, bu ayet-i kerimeyi çeşitli yönlerden tefsir etmişler. Fıkıh alimleri, bu ayeti fıkıh yönünden, kelam alimleri ise itikat yönünden incelemişler. Bu ikinciler, yani kelam alimleri ayette geçen “güç yetme” meselesini akıl yönüyle ele almış ve şu manada birleşmişler: “dünyanın ıssız bir köşesinde yaşayan ve cemiyet hayatından uzak bir insan, mücerret aklıyla, hangi hakikatleri bilmeye güç yetirebilirse, sadece onlardan sorumludur.” Mücerret akıl denilince, “bir peygambere muhatap olmamış, kendisine ilahi emirler ulaşmamış, rehbersiz kalmış” bir aklı anlıyoruz.İşte, böyle bir aklın ulaşabileceği saha konusunda, değişik görüşler ileri sürülmüş: itikat imamlarından, İmam Maturudi Hazretleri, “insanın, kendi aklını kullanarak bir yaratıcısının olduğunu bilmeye güç yetirebileceği” görüşündedir. Ve böyle bir insanın Allah'a inanmaktan sorumlu tutulacağını, diğer iman rükünlerinden ve ibadetlerden ise sorumlu olmayacağını ifade eder. Bir diğer itikat imamı olan İmam Eşari Hazretleri ise, böyle bir insanın, peygamber olmaksızın, Allah'ı bilmesinin de mümkün olamayacağı fikrini savunur ve bu adamın bir taşa bile tapsa “necat ehli” yani kurtuluşa erenlerden olacağını söyler. Görüldüğü gibi, her iki imamın da ittifak ettikleri esas nokta şu: Kişi, içinde bulunduğu şartlarda, neyi bilmeye güç yetirebiliyorsa ondan sorumlu!.. Şüphesiz, hakikati en iyi bilen Allah'tır. Onun ilmine havale ederiz.
C-3 Selman (r.a)'den şöyle rivayet olunmuştur; dedi
ki: Ben Tevrat'ta, "Yemeğin bereketi, yemekten
önce elleri ve ağzı yıkamaktır." (sözünü) okumuştum. Bunu Peygamber
(asv)'e anlattım. Bunun üzerine (Hz. Peyamber):
"Yemeğin bereketi yemekten önce elleri, yemekten sonra
da elleri ve ağzı yıkamaktır." buyurdu. Süfyân (es-Sevrî), yemekten
önce elleri yıkamayı mekruh görürdü. (Tirmizî, Et'ime 39; Ahmed b. Hanbel, I,
441.) Bu hadislerde görüldüğü gibi önemli olan ellerin temiz oluncaya kadar yıkanmasıdır. Belli bir sayı takyidi yoktur.