TEVAZU
Tevazu; İslam ahlakında güzel huy olarak bildirilen hasletlerden
biri. Büyüklük göstermemek,
kibirlenmemek, alçak gönüllü olmak. Tevazu, makam ve rütbe itibariyle kendinden
aşağıda olanlara büyüklük göstermemektir. Tevazuunun aşırı miktarına aşağılık,
bayağılık denir. Dünyada ele geçen nimetler, mallar, rütbeler, mevkiler, insana
Allah Teâlâ’nın lütfu ve ihsanıdır. Mevki ve servet sahiplerinin tevazu
göstermeleri, onların olgunluklarını gösterir. Bir menfaate kavuşmak veya bir
zarardan korunmak için tevazu göstermeye tabasbus, yaltaklanma denir.
Dilencilerinki böyledir. Bu ise çirkin bir huydur.
Kibir ve kendini beğenmek en kötü
huylardandır. Tevazu ise kibri ve ucubu yok eden, en güzel peygamberi bir
ahlaktır. Bir kişi ilmen, mal cihetinden ve makam ve mevki bakımından
yükseldikçe tevazuu artıyor, insanlara karşı kibirlenmiyor, kendini onlardan
üstün görerek insanları tahkir etmiyor ise o kişi gerçekten hürmete layık bir
insandır. İlmi arttıkça, malı çoğaldıkça ve mevki bakımından yükseldikçe kibir
ve ucub içinde insanları küçümsüyorsa o kişi sıfır insandır.
Kudsi bir hadisi şerifte Allah Teâlâ şöyle
buyurmaktadır:
“ Kibriya benim örtüm, azamet de
izarımdır. Bu sıfatlardan biri ile benimle niza edeni helak ederim.” ( Müslim )
Rasulullah salllallahu aleyhi ve sellem
bütün mahlûkatın en üstünü, en şereflisi, Allah Teâlâ’nın en sevgilisi olduğu
halde O insanların en MÜTEVAZI olanı idi.
İbni Ebi seleme, Ebu Said el – Hudri
radıyallahu anhudan insanların yiyecek, içecek giyecek ve binilecek şeyler
hususunda yaptıkları yeniliklerden soruyor. Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh
de şöyle cevap veriyor:
Ey kardeş oğlu! Allah için ye. Allah için
iç. Allah için giy. Bu hususlarda büyüklenme, övünme. Riya, gösteriş ve israf
masiyettir. Evinde Rasulullah’ın yaptıklarını yap. O koyun sağar,
ayakkabılarını tamir eder, elbiselerindeki sökükleri diker, hizmetçileri ile
yemek yer, evine lazım olan şeyleri çarşıdan satın alıp getirirdi. Yemek yerken
elini yalamaktan, fakir zengin herkesle musafaha etmekten sakınmazdı. Küçük
büyük karşılaştığı herkese selam verir, davetleri kabul eder, davet edileni ve
davette ikram edileni asla küçümsemezdi. O yumuşak ahlaklı, güzel geçimli,
güler yüzlü idi. Aşırı olmamak üzere sert, zilletten uzak olarak mütevazı, israftan
beri olarak cömert ve ince kalpli idi.” (ihya)
Zillete düçar olmadan mütevazı olmak ne güzel
ahlaktır. Tevazu, kibirle zillet arasında, itidal noktasında bir peygamber
ahlakıdır.
Yeryüzüne bakınız meyve veren ağaçlar,
güller, çiçekler hep başlarını yere doğru eğmişler sanki lisan-ı hal ile “
Topraktan yaratıldık yeniden toprak olacağız” diyorlar. Meyvesiz ağaçlar ise
başlarını semaya doğru yükseltmişlerdir. Akıbetleri ya kereste olmak ya da odun
olup yanmaktır. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır;
“ Allah büyüklük taslayanları sevmez” ( Nuh
23 )
“ Şüphesiz bana ibadetten yüz çevirip büyüklük
taslayanlar hor ve hakir olarak cehenneme gireceklerdir.” ( Mü’min 20 )
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem de
şöyle buyurur:
“ Kalbinde hardal tanesi ağırlığında kibir
bulunan kimse cennete giremez.” ( Müslim )
“ Allah için tevazu göstereni Allah
yükseltir. Kibirleneni alçaltır. İktisat edeni zenginleştirir. İsraf edeni
fakir yapar, çok zikreden kişiyi sever.” ( Bezzar )
Tevazu ile ilgili bir kıssa;
“Ahmed Rufai Hazretleri, bir gün
talebelerine:
- İçinizde
kim bende bir ayıp görüyorsa bildirsin, dedi.
Müritlerinden biri:
- Efendim,
sizde büyük bir ayıp var, diye cevap verdi.
Ayıbını talebesine soracak kadar kendini aşmış
bu mütevazı insan hiç kızmadı, talebesi böyle söylüyor diye üzülmedi, belki
sadece ayıbından kurtulabilmek ümidiyle sordu:
- Söyle
dedi, kardeşim, o ayıbım nedir?
Talebe gözleri dolu dolu,
- Bizim
gibilerin size talebe olması, dedi.
Bu söz gönüllere çok tesir etmiş, sohbette
bulunan herkes ağlamaya başlamıştı. Ahmed Rufai Hazretleri de ağlıyordu. Bir
ara sadece;
- Ben sizin
hizmetçinizim, ben hepinizden aşağıyım diyebildi.”
Tevazu ile
ilgili başka bir hikâye;
“ Bir adam, kötü yoldan para kazanıp bununla
kendisine bir inek alır. Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa
iyi bir şey yapmış olmak için bunu, o zamanlar aynı zamanda aşevi işlevi
görmekte olan bir dergâha bağışlamak ister.
Tevazu Ve
İncelik Adamı Hacı Bektaş-ı Veli’nin dergâhına gider. Durumu Hacı Bektaş-ı
Veli’ye anlatır ve o ‘ helal değildir’ diyerek bu kurbanı geri çevirir.
Bunun
üzerine adam Mevlevi dergâhına gider ve aynı durumu Mevlana’ya anlatır. Mevlana
ise bu kurbanı kabul eder. Adam aynı şeyi Hacı Bektaş-i Veli’ye de anlattığını
ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve Mevlana’ya bunun sebebini sorar.
Mevlana şöyle der:
– Biz bir karga isek, Hacı Bektaş-ı Veli bir
şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul
ederiz ama o kabul etmeyebilir.
Adam üşenmez
kalkar Hacı Bektaş dergâhı’na gider ve ona, Mevlana’nın kurbanı kabul ettiğini
söyleyip bunun sebebini bir de Hacı Bektaş-ı Veli’ye sorar.
O da şöyle
der:
– Bizim
gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlana’nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden,
bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez. Bu
sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir.”
TEVAZUUN ADABI
- Kendini büyük görmemek.
- Dosta
düşmana güler yüz göstermek.
- Kendi
nefsini her zaman kötülemek.
- Baston
taşımak.
- Hizmetçi
veya çırak ile oturup sohbet etmek.
- Makam
bakımından kendisinden çok aşağı olanlarla oturmak.
- Sefil,
kimsenin kıymet vermediği kişilerle aynı sofraya oturmak.
- Toplantı
ve cemiyetlerde ileri atılmayıp gerilerde durmak.
- Zenginlik
ve güzelliğiyle övünmeye tenezzül etmemek.
- Halka
eziyet veren şeyleri yollardan kaldırmak.
- Fakir ve
yoksullarla oturup sohbet etmek.
- Merkebe
binmek.
- Pazardan
aldığı eşyayı sırtında taşımak.
- Çocuklara
selam vermek.
- Yamalı
fakat temiz elbise giymek.
- İşçi ve
hizmetçisine yardım etmek.
- Verilen
hediyeye geri çevirmemek.
- Ona daha
iyisi ile karşılık vermek.
- Verilen
hediyelerden orada bulunanlara ikramda bulunmak.
- Başına bir
bela gelen mü’min kardeşini teselli etmek. ( Mecma’ul Adab ; Sofu zade Seyyid
Hasan Hulusi )
Hasan Hocamız Divanın da;
“ Zengin,
fakir deme, selamını ver,
Tevazu ehlini her insan sever.
Dünyada rahat etmek için en güzel yol,
Herkesle iyi geçin, alçak gönüllü ol.” ( Hasan Hoca Divanı )
Kilis
il vaizi: Mehmet Dumrul