بسم الله الرحمن الرحيم
ORUÇ
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ
اٰمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذ۪ينَ مِنْ
قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
“ Ey iman edenler!
Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz
kılındı. Umulur ki korunursunuz.” ( Bakara Suresi; 183 )
Bu ayet-i kerimeden de
anlaşılacağı gibi, oruç maddi ve manevi gelişmeleri ve çeşitli takva
tezahürlerini ihtiva ettiğinden, ilahi dinlerin hepsinde mevcut bir ibadet,
dini hayata katılan bütün insanlara öteden beri tatbik edilen ilahi bir
kanundur. Oruç ibadeti, riya ve gösterişten uzak, kalbi bir kulluk tezahürü
olduğundan en güzel bir takva kanunu ve olgunluk hayatıdır.
Oruç, hicretten bir buçuk
yıl sonra, kıblenin tahviline müteakip şaban ayında farz kılınmıştır.
Oruç; fecr-i sadıktan
güneşin batmasına kadar, ibadet niyetiyle yemekten, içmekten, cinsi tekarrübden
ve orucu bozacak diğer şeylerden insanın kendisini men etmesidir.
Bedeni ibadetlerimizden
biri olan oruç, dinimizin esaslarına göre, akıllı olan ve buluğ çağına gelmiş
bulunan kadın-erkek her Müslümana farzdır.
Ramazan ayı ve orucun
fazileti:
Salman-ı Farisi radıyallahu anhu’nun rivayet
ettiği hadiste: Şaban ayının son günün de, Rasul-ü Ekrem sallallahu aleyhi ve
sellem bize bir hutbe irad ettiler ve şöyle buyurdular:
“ Ey insanlar, büyük ve
mübarek bir ayın gölgesi üzerimize düştü. Bu öyle bir aydır ki; içinde bin
aydan daha hayırlı olan kadir gecesi vardır. Allah’u Teâlâ Hazretleri o mübarek
ayın gündüzlerinde orucu farz, gecelerinde namazı (teravih) nafile olarak meşru
kıldı. Bu ayda bir hayır yapan, başka aylarda bir farz eda etmiş sevabına nail
olur. Bu ayda bir farz ifa eden, başka aylarda yetmiş farz ifa eden gibidir. Bu
ay, Allah için açlık ve susuzluğun, taat ve ibadetin meşakkatlerine sabır ve tahammül
ayıdır. Sabrın ise sevabı cennettir. Bu ay ihsan ve yoksullara yardım elini
uzatma ayıdır. Bu ay, mü ‘minin rızkının artırılacağı aydır. Bu ayda her kim
oruçlu bir Mü’mine iftar edecek bir şey verirse, yaptığı bu iş günahının
bağışlanmasına ve ateşten Azad olmasına sebep olacağı gibi oruçlunun ecrinden
de hiçbir şey eksilmeksizin onun ecri kadar sevaba nail olur.” Ashabı kiram:
“- Ya Rasulallah, oruçluya iftar verecek şeyi hepimiz bulamayız,
deyince, Rasul-ü Ekrem:
“- Allah bu sevabı, bir tadımlık süt, bir hurma tanesi veya bir
yudum su ile iftar ettirene de verir, buyurdu ve şöyle devam etti:
“- Kim bir oruçluyu doyurursa Allah ona kıyamet günün de benim Kevser’im
den öyle bir şerbet içirir ki cennete girinceye kadar bir daha susamaz. Ramazan
ayı evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu ateşten kurtulma ayıdır. Kim o ayda
kölesini hürriyete kavuşturursa Allah da onu affeder ve ateşten Azad eder.”
“ Oruç bir kalkandır, o halde oruçlu kimse kendini bilip kötü söz
söylemekten sakınsın; şayet onunla çekişip kavga etmek isteyen biri çıkacak
olursa, iki defa “ben oruçluyum” desin. Hayatım kudret elinde olan Allah’a
yemin ederim ki oruç tutan kimsenin ağız kokusu, Allah nazarında mis kokusundan
daha güzeldir.”
( Yüce Allah oruç tutan kişi hakkında şöyle buyurmuştur): “ O,
yemesini, içmesini, cinsi arzusunu yalnız benim için terk eder, öyleyse oruç
benim içindir. Diğer ibadetlerin sevabı on misli verildiği halde, onun mükâfatını
bizzat ben kendim vereceğim.” ( Buhari, 2/ 226 )
ŞEYH HASAN ARSLAN HOCAMIZ
Ramazan ayı ve orucun faziletini divanın da ne güzel dile getirmiştir:
YA ŞEHR-İ RAMAZAN SAFÂ GETİRDİN
Gelmenle mescidler nurunla doldu,
Ya şehr-i Ramazan, safâ getirdin.
Mü'minle, mü'minat arzusun buldu,
Ya şehr-i Ramazan, safâ getirdin,
Hatayı, günahı sildin bitirdin.
Câmilere şem'a yakılıp kondu,
Dostlar birbirine tebrikler sundu,
Oruç sebebiyle günahlar yundu,
Ya şehr-i Ramazan, safâ getirdin,
Hatayı, günahı sildin
bitirdin.
Elbet mutlu olur, kıymetin bilen,
İhlâsla Rabb’ına yönelip gelen,
Affa uğrar sende, tevhidle ölen,
Ya şehr-i Ramazan, safâ getirdin,
Hatayı, günahı sildin bitirdin.
Teravih tekbirin güzel
alsınlar,
Fâcir münafıklar dona kalsınlar,
Sâlih müslümanlar, zikre dalsınlar,
Ya
şehr-i Ramazan, safâ getirdin,
Hatayı, günahı sildin bitirdin.
Hasan, imar eyle ukba yurdunu,
Oruç ile öldür nefsin kurdunu,
İhsan sermayenle doldur hurcunu,
Ya şehr-i Ramazan, safâ getirdin,
Hatayı, günahı sildin bitirdin.
Orucun Adabı:
1- Kamil
bir Müslüman, ramazandan birkaç gün önce, bazı hususlara dikkat etmesi ve
Ramazana hazırlıklı olarak girmesi gerekir.
a) Tırnaklarını
keser, bıyıklarını kısaltır, sakalını bir tutam olacak şekilde düzeltir.
b) Başını
tıraş eder, koltuk altlarını ve eteklerini temizler.
c) Boy
abdesti alarak temizlenir.
2- Orucun
önemli sebeplerinden birisi de sahura kalkmayı terk etmemektir. Sahurda yenen
yemeğe “ Gıda-i Mübarek” adı verilir. Sahura kalkmanın bereket olduğunu Fahri Kâinat
Efendimiz haber vermektedir:
“ Sahur yemeği yeyin, çünkü sahur da bereket
vardır.” ( Buhari, Müslim, Tirmizi, oruç )
3- İftarda
acele davranmak.
Şu üç şey,
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemden bize miras kalmıştır:
a) İftar
da acele etmek.
b) Sahuru
geciktirmek.
c) Misvak
kullanmak.
4- Her
mü’min Ramazanı şerifi kendi hakkın da, Allah tarafından ihsan edilmiş bir
nimet bilir ve şükrüne devam eder.
5- Oruç,
bedeni sağlığa kavuşturur.Bir hadis-i şerifte: “ En büyük ilaç perhizdir.”
Buyrulmuştur.
6- Oruçlu
olan kişi, oruca niyet ettiği gibi, nefsini terbiye etmeğe de niyet eder. Oruç,
yeme, içme ve cima etmekten kendini sakındırmak olduğu gibi, Mevla’nın
yasakladığı bütün haramlardan da kendini korumak demektir.
7- Oruç
tutan; özürsüz hamama girmekten, kan aldırmaktan ve eşi ile oynaşmaktan
kaçınmalıdır.
8- İftarı,
namazdan önce yapmak.
9- Oruç
tutanları iftara davet etmek.
10-Oruç tutan Mü’minin, uykuyu azaltması gerekir.
Mümkünse iftar için en güzel yemekleri hazırlamağa gayret eder.
Kıyamet günü üç türlü sofranın hesabı
sorulmayacaktır:
a) İftar
için hazırlanan yiyecek ve içeceklerden.
b) Sahur
için hazırlanan yiyecek ve içeceklerden.
c) Misafir
için hazırlanan yiyecek ve içeceklerden.
11-Oruç açarken, şu duayı okumak:
“ Allah’ım! Senin rızan için oruç tuttum, sana
iman ettim, sana tevekkül ettim, senin verdiğin rızıkla orucumu açtım.”
12-Mü’min, ramazandan sonraki durumu ile
ramazandan önceki durumunu şöyle bir tartmalı. Şayet kendisinde bir ilerleme ve
olgunlaşma görürse, haline şükretmeli ve devamına gayret etmelidir. Şayet
kendisinde, eskisine göre eksiklik hissederse, tövbe ve istiğfara devam
etmelidir.
Cenab-ı
Allah cümlemizin tuttuğu oruçlarımızı, kıldığımız teravih namazlarımızı ve
yaptığımız tüm ibadetlerimizi dergâhı izzetin de kabul eylesin. Ramazan ayının
memleketimize, milletimize ve tüm
Müslümanlara hayırlara vesile olmasını Rabbim den niyaz ederim.
Tüm kardeşlerimizin Ramazanı şerifi mübarek
olsun.
Herhalde Tevhid ve hidayet Yüce Rabbimdendir.
KİLİS İL VAİZİ: Mehmet Dumrul